5 Haziran 2007 Salı

Çizmeli Peri

Kendini kaçırma, gözlerini kapa, sözleri duyma. Birşeylerin yoluna girmesi için bir şeyler yapmamıza gerek yok ki zamanla eski yaralar kapanır nasıl olsa.
Çok mu gerçek, yoksa öylesineymiş gibi mi gözüküyor artık yansıtmakta da mı bu kadar zorlanıyorum? Peki, ben neresinde durmuştum seni neresinde kaybetmiştim çok dönemeçli benim için ama belki de o kadar zor değildir ama tek taraflı da zorlaştırılmaz ki...
Sevgi tek ince bir çizgi değildir ki gördüklerimizin daha ötesinde bir şey değil midir? Neden ellerimize sığdırmaya çalışıp bir biçimi olsun istiyoruz ki ben anlayamıyorum gerçekten kapasitemin dışında bir şeyler ya da şey... Şeyin tanımı yok o öle kendisi tanımsız, saygı duymalıyız. Kendimize duymadığımız saygı hakkını belki de ona tanımalıyız. Tek başıma mı karar vermeliyim. Ama ben duracağım yerlerin bana söylenmesinden hiç mi hiç hoşlanmıyorum.
Durmuyorum da koşmuyorum da! Yoruldum terlerimden orgazm olacak bir bünye arıyorum kendime.
Aramak bir suçmudur, daha farklı yollara mı başvurmalıyım bilmiyorum.
Üstüme üstüme yağan taşları hiç mi hiç görmüyorum bile yolun ortasında kollarını iki yana açmış bir şeylerin anlamını çözmeye çalışıyorum benim için anlamı olan bir şeylerin bunun altını çizmem gerekiyor sanırım...
Artık yok olmaktan ötesi var çünkü yok olmakta bir var olmayı gerektiriyor. Kaybedilen benlikler arasında hiç dokunulmamışı seçmek istiyorum ben. Benden önce davrananların önüne geçmeliyim. Biliyorum ki kalabalık olacak, imkânsızmış gibi görünecek ama ben zaten hiçbir sözü almadım ki vazgeçeyim?
Çok karmaşık gözükmesin artık bunatıyor eski klişeler kıramadıklarımız aslında olmasından korktuklarımızdı. En güzel sahnelere hep geç kaldık, kaçırmamak için uğraşmadık. Çok güzel bir gülümsenin bir ortasında kırıldık ben bunu hissederken daha da kırıldım. Sonra baktım çok ince bir çizgide duruyor aslında, düşmek yok kırılmak yok dökülmek yok! Gidip orada durmam yeterli sadece. Bana çok yabancı gelen suratların hepsi şu anda gülümsüyor ama kırılmadan kör olmak benim elimdeymiş ben uzaklardaymışım.
Tam da her şeyin ortasında bana nasıl vahşi olacağımı öğret. Nasıl susuz kalacağımı öğret öğret ki kana kana o suyu içmesini tekrardan keşfedebileyim.
Hatırlıyorum herkes istedi yazılsın dökülsün ağıtlar yok olanlara bende orada bir köşede bakıyordum bomboş bir ölümün anlamı ne kadar dolu olabilirdi ki… Bir noktaya sabit dikilen gözlerim görüyordu işte şimdi boş değilmiş salak diyordum tam da yağmurun altında bunu hissedebiliyorsan onun boş olmadığını bilmelisin, çığlık atıyorum şimdi döne döne… İhtiyacım var kendime, ihtiyacım var orgazmlara, törenlere, kopukluklara.
Tam da bunları yazarken ne kadar kolay hissedebilmek! Basın beni şimdi tam da bir lağımın ortasında, bulaşmışken her yerim pisliğe!

0 yorum:

Yorum Gönder